
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun kaplıca tedavisi” giderlerini karşılamasının ardından modern kaplıca tesislerinin sayısı artıyor.
Bir dönem sadece tedavi amaçlı hizmet veren kaplıcalar şimdi geleneksel ziyaretçilerin yanı sıra şehir hayatının yoğunluğundan uzaklaşmak isteyenlerinde tercih dinlenme tesislerine dönüşüyor. Büyüme potansiyeli yüksek olan bu pazarda Sağlık Bakanlığı ruhsatlı sadece 254 tesis bulunuyor. Buna rağmen yılda 10 milyon kişi kaplıcalara gidiyor. Hemen anlaşılacağı gibi pazarın büyük çoğunluğu denetimsiz, kontrolsüz, ruhsatsız derme çatma tesislerden oluşuyor. Türkiye kaplıca zengini bir ülke. Başta İzmir olmak üzere, Bursa, Balıkesir, Ankara, Afyon, Yalova, Sivas, Denizli, Kütahya, Bolu, Nevşehir, Konya, Kırşehir, Samsun, Manisa kaplıcalar bakımından zengin bölgeler. Doğal kaynakların yanı sıra yapay yolla çıkarılan termal sular da kullanıma alınıyor. Gaziantep ve Hatay’da te bu tür tesisler kuruldu
BİR TESİS NASIL KURULUR?
İlk etapta ilgili bakanlığın değerlendirme kuruluna başvurulması gerekiyor.
Kurul kaynak suyun özelliklerini inceliyor. İnşaat ve işletme izni için il sağlık müdürlükleri devreye giriyor. Kurulacak tesisin özellik ve kapasitesine göre yatırım tutarları değişiyor. Türkiye genelinde termal ve mineralli su kaynağı olarak 5 bini bulan kaynaklarımız var. Sudan sonra en yaygın kullanılan şifalı kaplıca unsuru ise çamurlardır. Suya göre bazı avantajları var. Lokal uygulanabiliyorlar. Daha derin ve rahat bir ısınma sağlıyorlar. İçerdikleri mineraller ve bazı özel organik maddeler cilt üzerinden emilerek olumlu etkiler gösteriyor. Üniversitelerimizin yaptığı çalışmalar gösterdi ki; banyo uygulamasını çamurla kombine etmek sadece banyo uygulamasına göre daha etkin. Ama Türkiye’de çamur uygulamaları su uygulamaları kadar yaygın değil. Çünkü çamur daha ileri teknolojiler gerektiriyor. Alt yapı, ekipman kurulması, elemanlar yetiştirilmesi gibi bazı sorunlar var.
Add new comment